Brezilya Gezi Notları (Bölüm II) – Sao Paulo

Sao Paulo sadece Brezilya’nın değil, tüm güney yarımkürenin en büyük şehri ve ülkenin ticari başkenti. Bu nedenle gerek Brezilya içinden gerekse diğer Güney Amerika ülkelerinden ciddi göç alan bir şehir. Buna karşın ülkeye gelen turistlerin pek de ziyaret etmedikleri bir şehir. Zürih ya da Manchester ne kadar turistik ise Sao Paulo da o kadar turistik diyebiliriz. İnternette işe yarar bir turistik haritası bile yok!

Oryantasyon

Centro

Birinci gün yapılan hızlı şehir turunda öğrendiğim ilk şey; zamanında şehrin zengin ve güzel kısmı olan merkezin (Centro) bugün maalesef kimsenin yaşamadığı, gündüzleri iş yerleri nedeniyle hareketli, gün batımı sonrası ise sokaklarında yürüyemediğiniz bir bölgeye dönüşmüş olması. Buna karşı şehir merkezinin etrafını çepeçevre saran bir kuşak olarak konumlanan ‘iyi’ semtler ve bölgeler yer almakta. (Bu nedenle otel seçerken merkezde olsun diye tutturmayın)

Praça de Se
Praça de Se (Se Meydanı) şehrin sıfır noktası. Burada benim en dikkatimi çeken şey yüksek mahkeme binası ile şehrin katedralinin yan yana oluşu oldu. İster dünya ister ahiret işiniz olsun, biz buradayız misali.

Buraya yakın, Sao Paulo’yu, daha doğrusu beton ormanını tepeden izleyebileceğiniz ‘Edificio Martinelli’ binasının tepesi ilginizi çekebilir. Çıkışın ücretsiz olduğu bu çatı size ne kadar büyük bir şehirde olduğunuzu anlamaya yardımcı oluyor. Bir diğer alternatif ise Barespa binası. Yine bu bölgede yer alan Teatro Municipal (Belediye Tiyatrosu) muhteşem bir bina.

Merkezde dikkatinizi çekeceğinden emin olduğum bir başka şey ise işgal altındaki binalar. Bunlar sahipleri ile devlet arasında yıllardır süregelen davalar neticesinde resmi olarak kullanılmayan ancak pratikte evsiz insanlar tarafından ‘geçici işgal’ altındaki binalar. Hepsinin ön cephesinde kırmızı bir bayrak ve genelde FLM flaması asılı.

Bana Sao Paulo’nun en önemli özelliği ne diye sorarsanız şehirdeki bina çeşitliliği derim zira bizdeki gibi yık ve yap yöntemi uygulanmıyor. Bu sebeple 17nci – 18nci yüzyıllarda yapılan koloniyel binaların yanında 60’lardan kalma bir FLM apartmanı, hemen onun yanında 70’lerde yapılmış modernist bir apartman ve onun karşısında 80’lerin camlı-alüminyum çerçeveli kuleleri yan yana dizilmekte. İlginç ama şehir genelinde bütünlüğü olan bir tezat bu.

Bir diğer önemli nokta da Sao Paulo’nun ‘ad free’ yani reklamlardan arındırılmış bir şehir olması.

Kulağa harika geliyor değil mi? Sokakta yürürken önünüze koca koca billboardlar çıkmıyor ya da otobüs duraklarında, bina cephelerinde reklam görmüyorsunuz. Yine bu kanun sebebiyle iş yerlerinin tabelaları çok küçük ve sizi görsel olarak yormuyor. Bunun yerine pek çok duvar grafiti ile dolu. Hatta ünlü grafiti sanatçılarının eserlerini gururla gösteriyorlar. Bence oldukça hoş ve keyifli bir değişim olmuş.

Parklar ve Müzeler

Şehrin pek çok parkı mevcut. Hafta sonları çocuklu ailelerin tercih ettiği ‘Agua Branca’, içinde safari yapabileceğiniz ve 3.000’den fazla tür barındıran ‘Jardim Zoologico’ya ev sahipliği yapan ‘Parque do Estado’ ve pek çok müzeye ev sahipliği yapan Ibirapuera parkı bunlardan birkaçı. Bir gününüzü mutlaka Ibirapuera’ya ayırın ve sırasıyla çağdaş sanat müzesi MAC’ı (Museo de Arte Contemporanea), bir Oscar Niemeyer eseri olan ve Sao Paulo bienaline ev sahipliği yapan ‘Ciccillo Matarazzo Pavilion’u, ‘Museu Afro-Brasil’i ve modern sanat müzesi olan ‘São Paulo Museum of Modern Art’ı gezin. Bunlara ek olarak, pek yakın olmasa da, ziyaretiniz sırasındaki sergiye göre görüntü ve ses müzesi MIS’e gidebilirsiniz. Ben şansıma Stanley Kubrick’in filmlerinin tematik odalarda ziyaretçilerle buluştuğu bir sergiye denk geldim mesela ;)


Mercado Municipal
Bir yarım gününüzü ayırıp eskiden dünyanın her yerinden gelen meyve, sebze ve çeşitli malların satıldığı ancak bugün kapsamı oldukça daralmış olan belediye pazarına, Mercado Municipal’a gidin, kısa bir dolanma sonrası üst katta Mortadella sandviç yiyin ve ardından yürüyerek* Pinacoteca müzesine gidin. Sonrasında Pinacoteca’nın devamı olan ve 1930 yılınında inşa edilmiş olan ‘Estaçao Julio Prestes’ tren istasyonunu ziyaret edin.

En az bir yarım gününüzü de şehrin bit bit pazarına ayırın. Ayrıntılı bilgi Brezilya 101 yazısının ‘Ne alınır’ kısmında yer almakta.

* Brezilya 101’deki güvenlik kısmını okuyunuz

Paulista

Av. Paulista ve MASP
Burası şehrin en önemli ve hareketli caddesi. Bir gününüzü ve gecesini Paulista ve çevresine ayırın. Öncelikle Sao Paulo Sanat Müzesi - MASP’ı ziyaret edin. Ardından yine ilginç sergileri yakalayabileceğiniz FIESP/SESI merkezine göz atın. Edificio Horsa binasında 1948 yılından beri hizmet veren, Amerika’daki Barnes & Noble benzeri Livraria Cultura’yı dolaşın ve kitapçı ne demekmiş görün.

Oscar Freire
Ardından Paulista’yı kesen Rua Augusta’dan kuzeye doğru salın kendinizi. 10-15dk’lık bir yürüyüş sonrası Sao Paulo’nun Nişantaşı’sına, Oscar Freire caddesine varacaksınız. Marka dükkanları, hoş cafeleri, güzel kadınları, yakışıklı erkekleri, tertemiz sokakları ve başka hiç bir yerde olmayan güvenli ortamı ile gerçekten ruh halinizi değiştirecek bir yerde olacaksınız. Paranıza kıyıp oturun bir kahve ya da içki için, keyif yapın. Vaktiniz olursa civardaki sanat galerilerine göz atın.

Rua Augusta
Ardından, gün batımı sonrası geriye yürüyün, Paulista’yı geçip Rua Augusta’nın diğer tarafına, merkeze doğru olan kısmına yürüyün. Sao Paulo’nun alternatif gençliğinin takıldığı bölge burası. Yemek yenilecek oldukça ilginç mekanlar var, ben önerilerimi bu yazı serisinin, Bölüm I – Brezilya Notları (Ne zaman gidilir, nasıl gidilir, ne yenir, ne içilir, ne alınır vs.) postunda listeledim. Cuma veya Cumartesi günü giderseniz ve biraz sıra beklemeyi göze alırsanız bir parti (ballada) veya konsere kendinizi atabilirsiniz.

Crackland

Crackland
Sao Paulo’da bence görmeniz gereken bir bölge de ‘crackland’ olarak adlandırılan, sokaklarda crack kokain içen evsizlerin hayatlarını kafaları güzel halde geçirdikleri bölge. Buranın kenarından ancak araba ile geçebiliyorsunuz ama gördükleriniz sizin için yetiyor da artıyor. Ter, pislik, sidik ve yanan kokainin karışımı inanılmaz bir koku, kaldırımlarda ve sokaklarda yüzlerce insan... ve tüm bu olan bitenin 100-150 metre ilerisinde bölgeyi uzaktan kontrol eden polis noktaları. Çok etkileyici bir durum, dramatik bir deneyim.

Sao Paulo Bienali

Şehirde gerçekleşen iki önemli etkinliği yazmadan geçemeyeceğim zira ikisi de önemli ve seyahatinizi ünlü Rio festivaline göre ayarlamıyorsanız tarihlerinizi bunlara göre belirleyebilirsiniz;

Sao Paulo Bienali, 1951’de düzenlenmeye başlayan dünyanın Venedik Bienali’nden sonra ikinci en eski bienali ve 2012 yılında 30ncusu düzenlenmiş. Bizim Istanbul Bienali’miz ise bu yıl 13ncüsü gerçekleşti. Gerek düzenlendiği mekan gerekse Sao Paulo ve Brezilya sanat çevrelerinin ilgisi ve katkısı ile şehrin gurur duyduğu bir etkinlik yaratılmış. 31nci Sao Paulo bienali 06 Eylül – 07 Aralık 2014 tarihleri arasında düzenlenecek.

Karnaval

Bir diğer önemli etkinlik ise Sao Paulo Karnavalı. Brezilya denildiğinde hemen hemen herkesin aklına futbol ve Rio Karnavalı gelir ancak farklı şehirlerin ya da bölgelerin kendisine ait ve farklı tarihlerde düzenlenen karnavalları mevcut. Sao Paulo Karnavalı ise Rio Karnavalı ile aynı tarihte, 28 Şubat 2014’de. Rio kadar popüler olmasa da 350.000 ziyaretçisi ve sokak partileri ile iyi bir alternatif.

Santos

Sao Paulo şehri denizden yaklaşık 70km içeride bulunuyor. Santos şehri ise Sao Paulo'nun deniz tarafı olarak kabul edilebiliecek ve bir saat mesafede bulunan bir yer. Şehrin kaosundan kaçmak ya da farklı bir yer görmek isteyenler için iyi bir alternatif olabilir.

Toparlarsak...

Tıpkı farklı dönemlere ait binaların bir arada bulunduğu gibi Paulista ve Crackland de bu tezatlar şehrinin birlikte var olan iki uç noktası. Müzeleri ve parkları dışında da Sao Paulo’da gezilip görülecek pek de bir yer yok. Bu nedenle Brezilya seyahatinizi planlarken buraya üç-dört gün ayırmanız yeterli olacaktır zira daha görülecek çok yer var...


Brezilya Gezi Notları aşağıda linklerini paylaştığım beş bölümden oluşmaktadır;

Yorumlar

Umut EKER dedi ki…
Çok güzel yazılar ve güzel bir bakış açısı.... Teşekkürler, birdaha yolunuz buralara düştüğünde aramanız yeterli; Artık Sao Paulo havalanında indiğinizde Şehir merkezine gitmek için Türkçe hizmet veren Servisimiz var... Brezilyadan Selamlar! Umut EKER

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yunanistan Gezi Notları - Günübirlik Kos

İtalya Gezi Notları – Roma ve Milano

Fransa Gezi Notları - Cote d’Azur