ABD Gezi Notları - New York, NY
İlk kez 1995 yılında, eğitim için Dallas, Texas’a giderken uğradığım New York’a geri geleceğime dair söz vermiştim. Sonraki 5 yıl boyunca 5 defa gittiğim, Frank Sinatra’nın şarkısında da söylediği gibi “hiç uyumayan” bu şehri ya seversiniz ya da nefret edersiniz.
Geçmişe Bakış
15. yüzyıl başlarında bölgeye yerleşen Hollandalılar 1626 yılında Manhattan adasını Canarsie yerlilerden 60 Guldene (yaklaşık 40$) satın alarak New Amsterdam kolonisini kurarlar. New York’un original adının New Amsterdam olduğunu çoğu insan bilmez. Yüzyılın sonlarına doğru İngilizler tarafından ilhak edilir (1664) Sonrasında bir dönem tekrar Hollanda yönetimine giren şehir, İngilizler tarafından, Boston’u da kapsayan bölgede kurulan New England’ın parçası olur (1688). Daha sonra ABD’nin kuruluşuna kadar giden süreçte, 1788 yılında devrimciler, İngiltere Kralı’na bağlı meclise ve valisine karşı çıkarlar ve “Bağımsızlık Bildirisini” onaylayarak ABD’nin bir parçası olurlar.
Dikkat ederseniz bu bölümün başlığına “New York’un Tarihi” gibi bir tanımlama yapmadım zira 1626 yılı, bizlerin tarih anlayışına göre göreceli olsa da yakın bir zaman. New York, İngiliz İmparatorluğu zamanında (yaklaşım bir y.y.) gelişmeye başlamış ve Kuzey Amerika’nın en önemli finans ve ticaret merkezi olmuştur. Şehrin ilk bankası “Bank of New York” 1784 yılında İngiliz Kralı’nın izniyle kurulmuştur. Söylenen odur ki bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden bir olan ABD’nin bankacılık sektörü teorik olarak halen İngiliz Kraliçesine bağlıdır
New York City - Big Apple
New York Şehri Manhattan ve Staten adaları, Long Island’ın ucundaki Brooklyn ve Queens bölgeleri ve anakarada bulunan Bronx’dan oluşur. Karşı kıyısında bulunan New Jesey ile birleşmiştir ki bu bize Istanbul’u hatırlatır. New Jersey Istanbul’un Anadolu Yakası, Manhattan ve Long Island kısmı da Avrupa Yakası gibidir. Şehrin her iki havalimanı da Long Island’dadır. (JFK ve LGA) Aynı Istanbul’da olduğu gibi New Jersey kiraların daha ucuz olduğu, oturanlarının iş için köprü veya tunnel geçmek zorunda olduğu bir yerdir. Manhattan ve Brooklyn de eğlencenin, iş dünyasının, alışverişin, kısacası hayatın olduğu bölgedir. Zaten biz de bu yazıda Manhattan’ı anlatıyor olacağız.
Manhattan
Manhattan’ı kafada oturtmak ve kaybolmamak için adayı dikine duran bir dikdörtgen olarak hayal edin. Alt taraf hariç tüm caddeler ve Bulvarlar biribirini dikine keser ve numara ile isimlendilirmiştir. Tek istisna bunları çapraz kesen “Broadway”dir. Caddeler aşağıdan yukarı büyür, bulvarlar sağdan sola. Böylelikle bir adresi bulmak, ya da kaybolduğunuzda doğru yönü tayin etmek kolaydır. Adresler genelde şöyledir; 245, 42nd and 5th Avenue. (42nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği blokda 245 numara)
Diktörgenin altı, Lower Manhattan (downtown diye de tanımlanabilir) ticaretin kalbinin attığı, New York Borsasının (NYSE) “Wall Street”in ve hafif yukarıda keyifli “Seaport”un (Limanın) bulunduğu bölgedir. Özgürlük Anıtı’na ve Ellis Adası’na giden botlar en aşağı uçta bulunan Battery Park’tan kalkar. Bu bölgenin bir özelliği de 11 Eylül tarihinde yapılan saldırılarda yıkılan Dünya Ticaret Merkezi (WTC) idi.
Hafif yukarı çıktığınızda sırasıyla Chinatown (Çin Mahallesine) ve Little Italy (İtalyan Mahallesi) gelir. (İlistürasyon © L. Pergola)
İtalyan Mahallesinin sağ tarafı ise Lower East Side (Aşağı Doğu Yakası) diye tanımlanır. Chinatown benim için hiç cazip olmadı ama Little Italy her zaman keyiflidir. Biraz daha yukarı çıktığınızda meşhur SoHo ve Greenwich Village’a gelirsiniz. Bu bahsettiğim mahalleler New York’un çok kültürlüğünü yansıtan ve mimari olarak da daha alçak bölgeleridir. Keyifli restaurantların, cafelerin, sanat galerileri ve enteresan dükkanların bulunduğu harika bir bölgedir. Tarz olarak daha farklıdır, daha Avrupaidir… gerçek hayata daha yakın yerlerdir.
Midtown
Yaklaşık 15nci caddeden Central Park’a kadar (55nci cadde) olan bölge Midtown olarak bilinir. Burası New York’un en görkemli binalarının , en ünlü caddelerinin, şık dükkanlarının, tiyatrolarının bulunduğu bölgedir. 42nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği köşe bölgenin merkezi kabul edilir. Aslında bu noktada spesifik bir şey de yoktur. Gezmenin en güzel yolu caddelerde kafanıza göre takılmaktır. Ancak görmenizi tavsiye edeceğim yerler de var ki sıkı bir tempoyla bir günde bitirebilirsiniz. Times Square, her zaman ışıl ışıl, gösterisi bol ve mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Civardaki tiyatrolarda oynayan oyunlar için billet alabileceğiniz büfeler vardır. Keyfinize göre bir tane seçebilir ve akşam programını da aradan çıkartabilirsiniz. Central Terminal şehrin garı olup muhteşem bir binadır. Metro kullanıyorsanız zaten görme ihtimaliniz yüksek. (Metro haritası sizi şaşırtmasın, kazılıp da kullanılmayan tüneller de mevcut) Rockefeller Center, Radio City, Carneige Hall ve Birleşmiş Milletler gibi birçok ünlü binayı da bu bölgede görebilirsiniz. Ama en iyisi siz Empire State binasının tepesine 86ncı ve 102nci katlarına çıkıp (asansör sırası min. 30dk) Midtown’u ve tüm New York’u tepden görün. Tam olarak kafanızda New York orada oturacak. Hah! Diyeceksiniz :)
Central Park ve Uptown
Geldik diktörtgenin yukarısına… Central Park, Uptown’ı ikiye, Upper East Side ve Upper West Side diye anılan iki bölgeye böler. Bu iki bölgeden ziyade ben Central Park’ı anlatmayı tercih ediyorum. Burası, adı sizi yanıltmasın, bir park değil adeta vaha. İçinde göletler (pond), geniş yeşillikleri ve yürüyüş yolları ile harika bir yer. Benim için SoHo’dan sonra en keyifli yer… birçok New Yorklu için de tek kaçış noktası. 11 Eylül’de ikiz kuleleri indirmek yerine Central Park’ı yaksalardı New Yorklular daha derin bir travma yaşardı, psikolojik olarak toparlanması çok daha uzun sürerdi. Central Park işte bu kadar güzel ve de önemli! Yürüyerek tamamını gezme gibi bir iddanız olmasın zira gerçekten büyük. Yok illa görmek istiyorsanız 57nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği bölgede park turu atabileceğiniz faytonlar var. Genelde faytoncular genç üniversite öğrencileri ve bir Türk ile karşılaşmanız yüksek ihtimal. (Bahşiş vermeyi unutmayın)
Upper East Side’da kaçırmamanız gereken iki müze var. İlki; “The Metropolitan Museum of Art”dır. Tamamınzı sindire sindire gezmeniz için bir günayırmanız gerekir, şöyle bir bakıp ilgilendiğiniz bölümlere girmeniz yarım gününüzü alır. Bir ziyaretimde “Muhteşem Süleyman” sergisine denk geldiğimde ikinci kez bile gezmiştim. İkincisi de Guggenheim Müzesidir. Bu bölge aynı zamanda şık butiklerin ve pahalı daierelerin bulunduğu bir semttir.
Upper West Side ise 2000li yıllarda yemek ve eğlencenin alternative bir adresi olmuş, Amerikan Doğa Tarihi Müzesinin de bulunduğu, benim çok takılmadığım için yazmamın da doğru olmayacağı bir bölge.
Harlem
Central Park’ın kuzeyinde, yani dikdörtgenimizin en üsütne doğru adını çokca duyduğumuz Harlem yer alır. Görülecek bir şey yok aslında. Sakın ola günlük tur şirketlerinin programlarına da kanmayın zira çok suni, planlanmış, gerçek Harlem’i göremeyeceğiniz turlar bunlar. Yiyorsa, paranızı pulunuzu cüzdanınızı yanınıza almadan, şort- tshirt ve Türkçe konuşmalarınız duyulacak şekilde dalın caddelerine.
Nerede Kalınır?
Ben ilk ziyaretimde, annemin Hilton çalışanı olması nedeniyle komik bir paraya Dünya Ticaret Merkezi karşısında, Church Street’de bulunan Millenium Hilton’da kalmıştım. Bu otel 11 Eylül saldırısında yok oldu gitti. Diğer ziyaretlerimde ise New York’ta yaşayan bir aile dostumuza ait, 37 ve 2’de bulunan evinde kalmıştım. Bu nedenle sadece genel bir tavsiyede bulunabileceğim. New York çok fazla turist çektiği için oteller ucuz değil. Midtown civarında kalmanız size şehri gezerken avantaj sağlar. Otelde zaman geçirmeyeceğiniz için internetten yapacağınız sıkı bir araştırma ile hesaplı bir otel bulma şansınızı zorlayın.
Ne Yenir? Ne İçilir?
Nasıl ki Istanbul’da her damak zevkine hitap eden bir yemek yeme şansınız varsa New York da aynı. İtalyan Mahallesinde güzel bir yemek programınızda olsun. Bunun dışında mutlaka sokaktan bir “hot dog” yiyin. Sabahları bagel ve kahve kahvaltı için yetecektir. Akşam yemekleri için bir Time Out Magazine alın ve son dönemde popular mekanlardan bütçenize uygun olanı seçip rezervasyon yaptırın. Sushi seviyorsanız çok uygun fiyatla kendinize bir ziyafet çekebileceğiniz Japon Restaurantları mevcut. Unutmamanız gereken 3 önemli konu var. Birincisi hiçbir kapalı mekanda sigara içilmiyor, ikincisi porsiyonlar çok büyük geldiği için ana yemek hariç bir başlangıç iki kişi için yeterli olacaktır, üçüncüsü ve en önemlisi de bahşiş konusu. Amerika’da hesabınızın en az %15ini bahşiş olarak bırakmanız gerekiyor. Bu neredeyse bir kanun gibi ve bırakmadığınızda arıza dahi çıkabiliyor. Şahsen bana “size iyi servis yapmadım mı?!” diye posta koyan bile oldu. Barda ise alacağınız her içiki için 1$ veya çok içecekseniz başatn bir 20$ vermeniz uygun olur. Avrupa ve Türkiye’nin aksine bahşiş beğeniye göre verilmiyor aman dikkatli olun.
Gece Hayatı
Time Out Magazine bu konuda da hayat kurtaracaktır. Tarzınıza, müzik zevkinize ve keyfinize göre birçok mekan bulabilirsiniz. Sırf Manhattan’a takılmayın Brooklyn’i de dikkate alın. Gece Kulüplerinde aynı bizdeki kapı muhabeti var. Şansınız Amerikalıların gece çıkarken bile abuk giyinmesidir ;) Istanbul’da gece çıkarken nasıl hareket ediyorsanız (giyim-kuşam-tavır) aynısını uygulayın ve dalın. Genelde bu taktik tutmakta ama “sorry! guest list only” diye geri çevrilirseniz kibarca yabancı olduğunuzu ve bir içik alıp gideceğinizi söyleyin, yine olmuyorsa zaman kaybetmeden listenizdeki ikinci adrese yönelin. Barlarda ise böyle bir sorun zaten yok, canlı performansların olduğu yerleri tercih edin. Her yurtdışı gezisinde olduğu gibi keyifli bir gecenin o şehirde yaşayan bir tanıdıktan geçtiğini unutmayın, varsa birileri değerlendirin.
Major etkinlikler, konserler vs için New York'un resmi internet sitesi NYC.gov'a göz atabilirsiniz ;)
Ne Alınır?
Gece gezmesi dışında Manhattan dışına çıkmanızı gerektiren tek konu alışveriş. Manhattan alışveriş için oldukça pahalı bir yer. Ivır zıvır hediyelikleri ve Chinatown’daki ucuz t-shirtleri bunu dışında tutuyorum tabi. New Jersey ve Upstate New York’da (New York Eyaletini karadaki bölümü) hesaplı alışveriş için kurulmuş outlet ve alışveriş merkezleri mevcut. Buralara araba kiralayarak gidebilir veya Penn Station’dan kalkan tur otobüsleri ile gidebilirsiniz. Özellikle Amerikan markalarını ucuza bulabilirsiniz ancak dükkanları iyi harmanlayın. Hatta aynı mağazanın farklı yerlerdeki şubelerinde bile fiyatlar ve ürünler değişiyor.
Ne Zaman Gidilir? Nasıl Gidilir?
Istanbul’la aynı enlemde olduğu ve iklimi çok benzediği düşünülürse en uygun zamanlar Mayıs-Haziran ve Eylül-Ekim. Yazın da gidilir ama sıcak oluyor.
Istanbul’dan New York’a THY her gün direkt uçuyor. Ek olarak haftanın belirli günleri ikinci sefer de var. Delta Air Lines yazın haftada her gün, kışın 4 kez uçmakta. Uçuş yaklaşık 10 saat sürmekte. Şayet benim gib ibir sigara içen kişiyseniz ve ben o kadar dayanamam diyorsanız size tavsiyem Avrupa üzerinden aktarmalı gitmeniz. Örneğin Istanbul-Londra uçup (4 saat), 1-2 saat taklılıp, yemek yiyip, sigara-kahve keyfi yapıp, Londra-New York (6,5 saat) uçabilirsiniz. Bu yöntem için Amsterdam da uygundur.
Aklınızda Bulunsun!
> New York tıpkı Istanbul gibi büyük ve karmaşık bir şehir, kendinize dikkat edin
> Hırsızlığa karşı yanınızda fazla para taşımayın, tek kredi kartı bulundurun
> Kredi kartlarınızın, pasaportunuzun ve diğer önemli evraklarınızın birer fotokopisini bir kenara koyun, bulunsun
> Bahşişleri unutmayın, tadınız kaçmasın
> Metro’ya binmekten çekinmeyin ancak tedbiri elden bırakmayın
> Taksiye bindiğinizde turist olduğunuzu çaktırmayın, gideceğiniz yerin adresini göstermeyin, söyleyin
> Taksici sizi anlamazsa üzülmeyin, o da yabancıdır ve İngilizce bilmeyebilir
> 21 yaşından küçüklere içki satışı tüm ABD’de yasak ve herkesten kimlik sorma hakları var, ehliyetinizi yanınızda taşımanızda fayda var
> Dönüş günü programınızı iyi yapın zira JFK havalimanına gidişiniz trafik nedeniyle uzun sürebilir, havalimanı güvenliği dakikalarınızı çalabilir
> Benim gibi “zil” kaldığınız durumlar olursa tek bir metroyla JFK’ye ulaşmanız mümkün ancak 1,5 saat filan sürüyor
Düzeltmeler için Macallan'a teşekkürler...
Geçmişe Bakış
15. yüzyıl başlarında bölgeye yerleşen Hollandalılar 1626 yılında Manhattan adasını Canarsie yerlilerden 60 Guldene (yaklaşık 40$) satın alarak New Amsterdam kolonisini kurarlar. New York’un original adının New Amsterdam olduğunu çoğu insan bilmez. Yüzyılın sonlarına doğru İngilizler tarafından ilhak edilir (1664) Sonrasında bir dönem tekrar Hollanda yönetimine giren şehir, İngilizler tarafından, Boston’u da kapsayan bölgede kurulan New England’ın parçası olur (1688). Daha sonra ABD’nin kuruluşuna kadar giden süreçte, 1788 yılında devrimciler, İngiltere Kralı’na bağlı meclise ve valisine karşı çıkarlar ve “Bağımsızlık Bildirisini” onaylayarak ABD’nin bir parçası olurlar.
Dikkat ederseniz bu bölümün başlığına “New York’un Tarihi” gibi bir tanımlama yapmadım zira 1626 yılı, bizlerin tarih anlayışına göre göreceli olsa da yakın bir zaman. New York, İngiliz İmparatorluğu zamanında (yaklaşım bir y.y.) gelişmeye başlamış ve Kuzey Amerika’nın en önemli finans ve ticaret merkezi olmuştur. Şehrin ilk bankası “Bank of New York” 1784 yılında İngiliz Kralı’nın izniyle kurulmuştur. Söylenen odur ki bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden bir olan ABD’nin bankacılık sektörü teorik olarak halen İngiliz Kraliçesine bağlıdır
New York City - Big Apple
New York Şehri Manhattan ve Staten adaları, Long Island’ın ucundaki Brooklyn ve Queens bölgeleri ve anakarada bulunan Bronx’dan oluşur. Karşı kıyısında bulunan New Jesey ile birleşmiştir ki bu bize Istanbul’u hatırlatır. New Jersey Istanbul’un Anadolu Yakası, Manhattan ve Long Island kısmı da Avrupa Yakası gibidir. Şehrin her iki havalimanı da Long Island’dadır. (JFK ve LGA) Aynı Istanbul’da olduğu gibi New Jersey kiraların daha ucuz olduğu, oturanlarının iş için köprü veya tunnel geçmek zorunda olduğu bir yerdir. Manhattan ve Brooklyn de eğlencenin, iş dünyasının, alışverişin, kısacası hayatın olduğu bölgedir. Zaten biz de bu yazıda Manhattan’ı anlatıyor olacağız.
Manhattan
Manhattan’ı kafada oturtmak ve kaybolmamak için adayı dikine duran bir dikdörtgen olarak hayal edin. Alt taraf hariç tüm caddeler ve Bulvarlar biribirini dikine keser ve numara ile isimlendilirmiştir. Tek istisna bunları çapraz kesen “Broadway”dir. Caddeler aşağıdan yukarı büyür, bulvarlar sağdan sola. Böylelikle bir adresi bulmak, ya da kaybolduğunuzda doğru yönü tayin etmek kolaydır. Adresler genelde şöyledir; 245, 42nd and 5th Avenue. (42nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği blokda 245 numara)
Diktörgenin altı, Lower Manhattan (downtown diye de tanımlanabilir) ticaretin kalbinin attığı, New York Borsasının (NYSE) “Wall Street”in ve hafif yukarıda keyifli “Seaport”un (Limanın) bulunduğu bölgedir. Özgürlük Anıtı’na ve Ellis Adası’na giden botlar en aşağı uçta bulunan Battery Park’tan kalkar. Bu bölgenin bir özelliği de 11 Eylül tarihinde yapılan saldırılarda yıkılan Dünya Ticaret Merkezi (WTC) idi.
Hafif yukarı çıktığınızda sırasıyla Chinatown (Çin Mahallesine) ve Little Italy (İtalyan Mahallesi) gelir. (İlistürasyon © L. Pergola)
İtalyan Mahallesinin sağ tarafı ise Lower East Side (Aşağı Doğu Yakası) diye tanımlanır. Chinatown benim için hiç cazip olmadı ama Little Italy her zaman keyiflidir. Biraz daha yukarı çıktığınızda meşhur SoHo ve Greenwich Village’a gelirsiniz. Bu bahsettiğim mahalleler New York’un çok kültürlüğünü yansıtan ve mimari olarak da daha alçak bölgeleridir. Keyifli restaurantların, cafelerin, sanat galerileri ve enteresan dükkanların bulunduğu harika bir bölgedir. Tarz olarak daha farklıdır, daha Avrupaidir… gerçek hayata daha yakın yerlerdir.
Midtown
Yaklaşık 15nci caddeden Central Park’a kadar (55nci cadde) olan bölge Midtown olarak bilinir. Burası New York’un en görkemli binalarının , en ünlü caddelerinin, şık dükkanlarının, tiyatrolarının bulunduğu bölgedir. 42nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği köşe bölgenin merkezi kabul edilir. Aslında bu noktada spesifik bir şey de yoktur. Gezmenin en güzel yolu caddelerde kafanıza göre takılmaktır. Ancak görmenizi tavsiye edeceğim yerler de var ki sıkı bir tempoyla bir günde bitirebilirsiniz. Times Square, her zaman ışıl ışıl, gösterisi bol ve mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Civardaki tiyatrolarda oynayan oyunlar için billet alabileceğiniz büfeler vardır. Keyfinize göre bir tane seçebilir ve akşam programını da aradan çıkartabilirsiniz. Central Terminal şehrin garı olup muhteşem bir binadır. Metro kullanıyorsanız zaten görme ihtimaliniz yüksek. (Metro haritası sizi şaşırtmasın, kazılıp da kullanılmayan tüneller de mevcut) Rockefeller Center, Radio City, Carneige Hall ve Birleşmiş Milletler gibi birçok ünlü binayı da bu bölgede görebilirsiniz. Ama en iyisi siz Empire State binasının tepesine 86ncı ve 102nci katlarına çıkıp (asansör sırası min. 30dk) Midtown’u ve tüm New York’u tepden görün. Tam olarak kafanızda New York orada oturacak. Hah! Diyeceksiniz :)
Central Park ve Uptown
Geldik diktörtgenin yukarısına… Central Park, Uptown’ı ikiye, Upper East Side ve Upper West Side diye anılan iki bölgeye böler. Bu iki bölgeden ziyade ben Central Park’ı anlatmayı tercih ediyorum. Burası, adı sizi yanıltmasın, bir park değil adeta vaha. İçinde göletler (pond), geniş yeşillikleri ve yürüyüş yolları ile harika bir yer. Benim için SoHo’dan sonra en keyifli yer… birçok New Yorklu için de tek kaçış noktası. 11 Eylül’de ikiz kuleleri indirmek yerine Central Park’ı yaksalardı New Yorklular daha derin bir travma yaşardı, psikolojik olarak toparlanması çok daha uzun sürerdi. Central Park işte bu kadar güzel ve de önemli! Yürüyerek tamamını gezme gibi bir iddanız olmasın zira gerçekten büyük. Yok illa görmek istiyorsanız 57nci cadde ile 5nci bulvarın kesiştiği bölgede park turu atabileceğiniz faytonlar var. Genelde faytoncular genç üniversite öğrencileri ve bir Türk ile karşılaşmanız yüksek ihtimal. (Bahşiş vermeyi unutmayın)
Upper East Side’da kaçırmamanız gereken iki müze var. İlki; “The Metropolitan Museum of Art”dır. Tamamınzı sindire sindire gezmeniz için bir günayırmanız gerekir, şöyle bir bakıp ilgilendiğiniz bölümlere girmeniz yarım gününüzü alır. Bir ziyaretimde “Muhteşem Süleyman” sergisine denk geldiğimde ikinci kez bile gezmiştim. İkincisi de Guggenheim Müzesidir. Bu bölge aynı zamanda şık butiklerin ve pahalı daierelerin bulunduğu bir semttir.
Upper West Side ise 2000li yıllarda yemek ve eğlencenin alternative bir adresi olmuş, Amerikan Doğa Tarihi Müzesinin de bulunduğu, benim çok takılmadığım için yazmamın da doğru olmayacağı bir bölge.
Harlem
Central Park’ın kuzeyinde, yani dikdörtgenimizin en üsütne doğru adını çokca duyduğumuz Harlem yer alır. Görülecek bir şey yok aslında. Sakın ola günlük tur şirketlerinin programlarına da kanmayın zira çok suni, planlanmış, gerçek Harlem’i göremeyeceğiniz turlar bunlar. Yiyorsa, paranızı pulunuzu cüzdanınızı yanınıza almadan, şort- tshirt ve Türkçe konuşmalarınız duyulacak şekilde dalın caddelerine.
Nerede Kalınır?
Ben ilk ziyaretimde, annemin Hilton çalışanı olması nedeniyle komik bir paraya Dünya Ticaret Merkezi karşısında, Church Street’de bulunan Millenium Hilton’da kalmıştım. Bu otel 11 Eylül saldırısında yok oldu gitti. Diğer ziyaretlerimde ise New York’ta yaşayan bir aile dostumuza ait, 37 ve 2’de bulunan evinde kalmıştım. Bu nedenle sadece genel bir tavsiyede bulunabileceğim. New York çok fazla turist çektiği için oteller ucuz değil. Midtown civarında kalmanız size şehri gezerken avantaj sağlar. Otelde zaman geçirmeyeceğiniz için internetten yapacağınız sıkı bir araştırma ile hesaplı bir otel bulma şansınızı zorlayın.
Ne Yenir? Ne İçilir?
Nasıl ki Istanbul’da her damak zevkine hitap eden bir yemek yeme şansınız varsa New York da aynı. İtalyan Mahallesinde güzel bir yemek programınızda olsun. Bunun dışında mutlaka sokaktan bir “hot dog” yiyin. Sabahları bagel ve kahve kahvaltı için yetecektir. Akşam yemekleri için bir Time Out Magazine alın ve son dönemde popular mekanlardan bütçenize uygun olanı seçip rezervasyon yaptırın. Sushi seviyorsanız çok uygun fiyatla kendinize bir ziyafet çekebileceğiniz Japon Restaurantları mevcut. Unutmamanız gereken 3 önemli konu var. Birincisi hiçbir kapalı mekanda sigara içilmiyor, ikincisi porsiyonlar çok büyük geldiği için ana yemek hariç bir başlangıç iki kişi için yeterli olacaktır, üçüncüsü ve en önemlisi de bahşiş konusu. Amerika’da hesabınızın en az %15ini bahşiş olarak bırakmanız gerekiyor. Bu neredeyse bir kanun gibi ve bırakmadığınızda arıza dahi çıkabiliyor. Şahsen bana “size iyi servis yapmadım mı?!” diye posta koyan bile oldu. Barda ise alacağınız her içiki için 1$ veya çok içecekseniz başatn bir 20$ vermeniz uygun olur. Avrupa ve Türkiye’nin aksine bahşiş beğeniye göre verilmiyor aman dikkatli olun.
Gece Hayatı
Time Out Magazine bu konuda da hayat kurtaracaktır. Tarzınıza, müzik zevkinize ve keyfinize göre birçok mekan bulabilirsiniz. Sırf Manhattan’a takılmayın Brooklyn’i de dikkate alın. Gece Kulüplerinde aynı bizdeki kapı muhabeti var. Şansınız Amerikalıların gece çıkarken bile abuk giyinmesidir ;) Istanbul’da gece çıkarken nasıl hareket ediyorsanız (giyim-kuşam-tavır) aynısını uygulayın ve dalın. Genelde bu taktik tutmakta ama “sorry! guest list only” diye geri çevrilirseniz kibarca yabancı olduğunuzu ve bir içik alıp gideceğinizi söyleyin, yine olmuyorsa zaman kaybetmeden listenizdeki ikinci adrese yönelin. Barlarda ise böyle bir sorun zaten yok, canlı performansların olduğu yerleri tercih edin. Her yurtdışı gezisinde olduğu gibi keyifli bir gecenin o şehirde yaşayan bir tanıdıktan geçtiğini unutmayın, varsa birileri değerlendirin.
Major etkinlikler, konserler vs için New York'un resmi internet sitesi NYC.gov'a göz atabilirsiniz ;)
Ne Alınır?
Gece gezmesi dışında Manhattan dışına çıkmanızı gerektiren tek konu alışveriş. Manhattan alışveriş için oldukça pahalı bir yer. Ivır zıvır hediyelikleri ve Chinatown’daki ucuz t-shirtleri bunu dışında tutuyorum tabi. New Jersey ve Upstate New York’da (New York Eyaletini karadaki bölümü) hesaplı alışveriş için kurulmuş outlet ve alışveriş merkezleri mevcut. Buralara araba kiralayarak gidebilir veya Penn Station’dan kalkan tur otobüsleri ile gidebilirsiniz. Özellikle Amerikan markalarını ucuza bulabilirsiniz ancak dükkanları iyi harmanlayın. Hatta aynı mağazanın farklı yerlerdeki şubelerinde bile fiyatlar ve ürünler değişiyor.
Ne Zaman Gidilir? Nasıl Gidilir?
Istanbul’la aynı enlemde olduğu ve iklimi çok benzediği düşünülürse en uygun zamanlar Mayıs-Haziran ve Eylül-Ekim. Yazın da gidilir ama sıcak oluyor.
Istanbul’dan New York’a THY her gün direkt uçuyor. Ek olarak haftanın belirli günleri ikinci sefer de var. Delta Air Lines yazın haftada her gün, kışın 4 kez uçmakta. Uçuş yaklaşık 10 saat sürmekte. Şayet benim gib ibir sigara içen kişiyseniz ve ben o kadar dayanamam diyorsanız size tavsiyem Avrupa üzerinden aktarmalı gitmeniz. Örneğin Istanbul-Londra uçup (4 saat), 1-2 saat taklılıp, yemek yiyip, sigara-kahve keyfi yapıp, Londra-New York (6,5 saat) uçabilirsiniz. Bu yöntem için Amsterdam da uygundur.
Aklınızda Bulunsun!
> New York tıpkı Istanbul gibi büyük ve karmaşık bir şehir, kendinize dikkat edin
> Hırsızlığa karşı yanınızda fazla para taşımayın, tek kredi kartı bulundurun
> Kredi kartlarınızın, pasaportunuzun ve diğer önemli evraklarınızın birer fotokopisini bir kenara koyun, bulunsun
> Bahşişleri unutmayın, tadınız kaçmasın
> Metro’ya binmekten çekinmeyin ancak tedbiri elden bırakmayın
> Taksiye bindiğinizde turist olduğunuzu çaktırmayın, gideceğiniz yerin adresini göstermeyin, söyleyin
> Taksici sizi anlamazsa üzülmeyin, o da yabancıdır ve İngilizce bilmeyebilir
> 21 yaşından küçüklere içki satışı tüm ABD’de yasak ve herkesten kimlik sorma hakları var, ehliyetinizi yanınızda taşımanızda fayda var
> Dönüş günü programınızı iyi yapın zira JFK havalimanına gidişiniz trafik nedeniyle uzun sürebilir, havalimanı güvenliği dakikalarınızı çalabilir
> Benim gibi “zil” kaldığınız durumlar olursa tek bir metroyla JFK’ye ulaşmanız mümkün ancak 1,5 saat filan sürüyor
Düzeltmeler için Macallan'a teşekkürler...
Yorumlar
sizi öyle kıskanıorum öyle kıskanıorum ki sormayın gitsin!!!
ayrıca biliorum kıskançlık kötü bişe bana hiç yakışmıo.ama napalım oldu bikere.
Sitenizi tesadufen gordum. Gorunce de size yazmak ve www.geziyorumlari.com adresindeki gezi sitemizden haberdar etmek istedim.
Icerigini uyelerin olusturdugu Gezi Yorumlari'nda amac kisisel tecrubelerin paylasilmasini ve kullanilmasini saglamak. Uyelerin paylasmak istedikleri her turlu bilgiyi girebilmeleri icin gezi yazilari, konaklama, yeme icme mekanlari, yerel lezzetler gibi farkli kategoriler bulunuyor. Ayrica karsilikli iletisim icin de forumlar ve site ici mesajlasma yollari var.
Siz de bircok yer gezmissiniz ve yazilariniz da oldukca bilgilendirici, elinize saglik. Yazilarinizi Gezi Yorumlari uye ve ziyaretcileriyle de paylasmak isterseniz bana geziyorumlari@geziyorumlari.com adresinden ulasabilirsiniz. Sizin adinizla ve blogunuza link vererek ekleyebiliriz...
Iyi gunler, guzel geziler...
Serkan
blogunla ve NY hakkindaki yazilarinla, NY hakkinda gezi notlari ararken karsilastim. Avrupa'da pek çok ulke gezdim ancak New York'a ilk kez gidecegim Kasim basinda...
NY hakkinda yazdiklarin tam da benim aradigim cinsten tasvirler, notlar, minik anektotlar... Yani son derece keyifli yazilar.
Gitmeden gitmis kadar oldum.
Gezmeye ve yazmaya devam!
Sevgiler,
Bahar AKINCI
Banu