Portekiz Gezi Notları - Lizbon / Porto / Madeira

Uzun zamandır seyahat yazısı yazamanın verdiği garip ruh halini üzerimden atmak için yine uzun zamandır yazmayı planladığım Portekiz seyahatini, daha doğrusu seyahatlerini seçtim.

Yazı, Portekiz'e gerçekleştirdiğim ikisi iş (2001-2002) ve biri tatil (1998) olmak üzere üç seyahatimin bir harmanı olacak.

Portekiz aslında birçok yönden Türkiye'ye benzeyen bir ülke. Çok net olarak şunu söyleyebilirim; şayet bu ülke Avrupa Birliği'ne girdiyse Türkiye çoktan girmeliydi. İnsanı tıpkı bizim gibi... geneli esmer ve kavruk, şehirler çok güzel lakin sokak köpekleri ve köşebaşlarına bırakılmış çöpler de var, ülke doğu ile batı arasında kalmış... kısacası bir Türk olarak hiç yabancılık çekmezsiniz.
Tarihine göz attığımızda da bizimle benzerliklerini görüyoruz. Sömürge döneminde İngiltere, İspanya kadar olmasa da Portekizliler de dünyaya yayılmışlar, Brezilya, Goa (Doğudaki Başkent), Macau, Mozambik, Gine, Madagaskar, Capo Verde, Zanzibar, Kongo gibi birçok irili ufaklı ülkeyi İmparatorluklarına katmışlar. Ardından gelen gerileme dönemi sonrasında bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Sonrasında Türkiye'den farklı olarak kötü bir dikatatörlük dönemi ülkeyi Avrupa'ya kapatmış, içine kapanık bir toplum olarak 80'li yıllara getirmiştir. Devamında gelen normalleşme Avrupa Birliği'ne üyelik ülkeyi kelimenin tam anlamıyla toparlamıştır.

İber Yarımadasını paylaştığı komşusu İspanya ile karşılaştırıldığında ise daha farklı bir tarzı vardır, “Same same but different” denilebilir. Biraz Türkiye ile Yunanistan örneğine yakın. Unutulmaması gereken bir nokta da Portekiz'in bir Akdeniz ülkesi olmadığıdır. Dolayısıyla insanı bilinenin aksine sıcakkanlı ve heyecanlı değildir.

Nasıl Gidilir?Swsissair'de çalışırken birçok ülke ve şehir gezdiğim için seyahat planlamak ve biryerlere gitmek benim için çok kolaydı. O zaman çalışma arkadaşım, ekürim Ferit'le birlikte THY'da Qualiflyer Mil Programı'nı kurmakla meşguldük ve Portekiz Havayolları TAP gruba yeni katılmıştı. Biz de Portekiz'e gidelim dedik ve bir plan yaptık. Zurich üzerinden Lizbon'a uçacak, ardından Lizbon-Madeira uçup oradan Porto'ya döncek, en sonunda da yine Zurich üzerinden Istanbul'a dönecektik. Bizim seyehat normal olarak biraz olaylı başladı ve o gece Istanbul'dan Zurich'e kalkacak uçak teknik nedenlerden dolayı iptal oldu ve biz o geceyi tüm uçağın yolcularının biletlerini re-issue etmekler, yani yaklaşık 200 yolcunun biletlerini değiştirmekle geçirdik. Ertesi sabah rötarlı bir şekilde yola çıkabildik.

Bugün THY'nın Istanbul'dan Lizbon'a direkt uçuşu bulunuyor. Dolayısıyla gidişiniz illa Avrupa aktarmalı olmak zorunda değil. Fiyat avantajı nedeniyle illa aktarmalı gidecekseniz önerim fazla kuzeye çıkmadan İsviçre, İtalya ya da İspanya üzerinden uçmanızdır.
Update 2015: Bir süredir THY'nin direkt uçuları mevcut.

Lizbon
Ülkenin başkenti Lizbon gerçekten çok güzel bir şehir. Burası birçok Avrupa şehrinden daha huzurlu, daha keyifli bir yer. Daha doğrusu Avrupa'nın o temposu yüksek, havası hırs kokan başkentlerinden farklı bir enejisi vardır.

İmparatorluğunu denizaşırı ülkelerde kurmuş bir halk olarak deniz Portekiz halkı için ayrı bir önem taşıyor. Yüzlerini denize çevirmiş bir halk Portekizliler. Bunu Lizbon'da hemen fark ediyorsunuz. Atlantik Okyanusuna doğru bakan “Kaşifler Anıtı” bunun en güzel örneği.
Aslında şehri gezmek için bir harita edinmeniz işinizi kolaylaştıracaktır. Bunun nedeni Lizbon'un çok karmaşık bir yer olması değil görmeniz gereken yerleri hızlı ve keyifli gezmek için gerekli.

Şehrin kalbi Rossio bölgesidir. Rossio Tren İstasyonu, Ulusal Tiyatro (Teatro Nacional), Dom Pedro ve Restauradores Meydanları hep bu bölgede yer almaktadır. Rossio'dan denize doğru inen irili ufaklı caddeler ise Lizbon'u Lizbon yapan caddelerdir. Denize, daha doğrusu Lizbon'u ikiye bölen Tejo Nehri'ne ulaştığınız nokta Praça do Comercio'dur. Şu anda tam tarif edemesem de şehrin çeşitli noktalarında bulunan Asansör ve Füniküerler mutlaka kullanılması ve tecrübe edilemesi gereken taşıtlar. Bunların dışında Alfama Bölgesi, Kale, Çini Müzesi (Portekiz'in çinisi meşhur) ve Graça Kilisesinin yakınında bulunan Bit Pazarı vakitiniz olursa uğranılması gereken yerler. Meraklısına Tejo Nehri'nde gemi turları da mevcut.

Porto
Gözünüzün önüne Haliç'i getirin ve iki yakasında kurulumuş bir şehir düşünün... işte Porto. Istanbul'dan farkı iki yakasının biraz daha yüksek oluşu ve tarihi dokunun korunmuş olması. Biz eski şehir tarafında değil de diğer yakada bulunan Holiday Inn'de kalmıştık. Şimdi ne durumda tabi bilemiyorum ama 2 günden fazlası Porto'ya fazla! Denizin üzerinde halen gemiler üzerinde taşınmayı ya da yıllanmayı bekleyen Porto Şaraplarının fıçılarını görmeniz mümkün. Eski şehirde bulunan küçük ama nefis yemekler sunan restoranlar, sonrasında civardaki cafe ve barlarda vakit geçirebilirsiniz.

Madeira
İspanya'nın Atlantik'de adası olur da Portekiz'in olmaz mı? Kanarya Adaları kadar tanınmasa ve bilinmese de Madeira çok keyifli, huzur dolu bir ada. İklimi yaz-kış “mild”, 20c sıcaklık, az bulutlu gökyüzü ve “ocean breeze”in olduğu bir yerden bahsediyorum. Modern ve ucuz yeni otellerin yanında İngilizlerin favorisi klasik otellere kadar çeşitli konaklama seçeneklerinin olduğunu bilmenizde yarar var. Hoş Türkiye'den birilerinin buralara gitme ihtimalini düşük görmekteyim. Öyle ya tatillerimiz sayılı ve burada enteresan bir şeyler yok.

Ne Yenir?
Paella'nın en güzeli elbette Portekiz'de... Deniz mahsulleri bol ve lezzetli. Bunun dışında İspanya benzeri Tapaslar, bizim büfeler benzeri ufak cafelerde o gün ne varsa şansınıza yersiniz, içersiniz.

Fado
Beni bugüne kadar en derinden etkileyen müziklerden biri fado olmuştur. Buna müzik demek aslında fadoya haksızlık. Fado bazen bir yakarış, bazen isyan bazen de uzaklara sesleniş. Çıkışı ise tamamen bir gerçekliğe dayanıyor. Yazının başında dediğim gibi Portekizliler yüzünü denize dönmüş bir millet. Geçimini balıkçılıkla sağlayan erkeklerin ne yazık ki hepsi seferden dönmeyebiliyor ve geride kalan eşleri denize bakarak yüreklerinin derinlerinden gelenleri yine denize doğru söylüyorlar. Mutlaka dinlemeli, hatta bunu bir restaurant ya da barda değil sokakta yaşamalısınız

Ne Alınır?
Porto şarabı (tatlı olmasından dolayı ben hiç sevmem), danteller, mavi çini tabaklar, içli Fado CDleri alınabilir. Bunun dışında Maderia'ya giderseniz egzotik çiçekler ilginç olabilir.

Ne zaman gidilir?
İlkbahar-Sonbahar arası her zaman gidilebilir. Elbette Mayıs-Haziran ve Eylül daha uygun olacaktır. Hem hep ne diyorum;

Yol Gidenindir!

Yorumlar

bariseri dedi ki…
Portekiz hakkinda paylasimlariniz icin tesekkurler. 6 ay lisbonda kalmis biri olarak sehrin/ulkenin diger avrupa sehirlerinden farkli olduguna katiliyorum. diger avrupa sehirleri gibi modern buyuk binalarin, farkli mimari uygulamalarin olmadigi dogrudur. ancak lisbon kendine has kulturu ve mimarisi ile neredeyse birbirinin aynisi olan diger avrupa sehirlerinden farkli. kose baslarindaki coplerin diger avrupadaki akdeniz sehirlerinden fazla oldugunu soylemek haksizlik olur. hatta napoliye kiyasla oldukca temiz oldugunu soyleyebilirim. dogu bati sentezi icin portekiz sehirlerinin zamaninda endulus medeniyetinden etkilendigi gercektir. ancak bu medeniyetin etkisi ispanyadaki etkisi kadardir. İnsanlari icin sicak kanli degil demek dogru olmaz. her ne kadar akdenize kiyisi olmasa da portekiz insaninin kuzey avrupalilarla uzaktan yakindan ilgisi yok. bir ufak hatirlatma da portekiz halkinin somurgecilik konularinda ispanyollardan ve ingilizlerden uzak ara onde oldugunu soyleyebiliriz. ingilizlerin en buyuk somurgeleri olan umit burnu ilk defa portekizliler tarafindan kesfedilmistir. Yazinizda gecen goa sehri (dogu baskent) bugun ki hindistan sinirlari icerisindedir. afrikanin bir cok yerinde somurgeleri olmustur. bugun ki guney amerikadaki bir cok ulke zamaninda portekiz somurgesi olmasina ragmen ispanyol monarklari ile yapilan evlilikler sonucu portekiz krali san sebastiyanin 12 yasinda kuzey afrikada yapilan savas sonrasi kaybolusu ile en yakin veliahtin ispanyol hanedanliginda olmasi sonucu kaybedilmistir. Amerikan kasifi vasco de gama Portekizli olmasina ragmen seferin ispanya krali tarafindan finanse edildigi icin akillarda karmasaya neden olmaktadir. İstanbul ile cografik ve tarih (ikisi de roma sehridir) benzerliklerinin olmasina karsin lisbon kulturunu mimarisini koruyabilmis bir sehirdir.
Avrupa sehirlerinin tek duzeliginden sıkılmıs, nostaljik bir deneyim icin lisbon/portekiz iyi bir tercihtir.
Borga Dinçler dedi ki…
@bariseri
Ne güzel bir yorum olmuş bu... farklı bir bakış açısından doğru saptamalar. Portekizliler keşifler konusunda bence de herkesten önde. Kral San Sebastian'ın hikayesini bilmiyordum, teşekkür ederim. Portekizin şehirleri ve insanları ile yazdıklarım 1998-2001 arasına dayanıyor, elbette bugün çok farklıdır. Ne olursa olsun, bir gün yaşamak için bir Avrupa şehri seç deseler Lizbon benim için ilk tercihlerden biri olur ;)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yunanistan Gezi Notları - Günübirlik Kos

İtalya Gezi Notları – Roma ve Milano

Arjantin Gezi Notları - Buenos Aires